Büyük İskender uzun yollar geçip, sürekli olarak karşısındakileri yenerek Mağrip eteklerine ulaştı ve şehrin dışına ordugâhını kurdu. Beklemeye başladılar.
Gece olduğunda bir kölesi gelip İskender'e şöyle dedi:
"Ey İskender! Dışarıya birisi geldi, ben Mağrip Sultanı'nın elçisiyim diyor ve huzurunuza gelmek istiyor.."
İskender "Gelsin" dedi.
Adamı getirdiler. Adam girdi, İskender'e selam verdi ve durdu.
İskender sordu: "Ne sözün var, söyle bakalım!"
Adam cevap verdi: "Ey İskender! Adamlarına emret, benim iki kolumu bağlasınlar ve dışarı çıksınlar. Sizinle yalnız kalayım, söyleyeceğimi ancak o zaman söylerim..."
İskender merak etti, emretti, adamın kollarını bağladılar ve bütün maiyeti dışarı çıktı. Adam İskender'in ayaklarına kapandı ve konuştu:
"Ben elçi değilim, Mağrip Sultanı'nın kendisiyim... İstersen beni öldür, istersen kanımı bağışla, ama Mağrip'e dokunma, savaş olmasın... Ben bunun için sana sığındım..."
İskender adamın cesaretinden çok etkilendi, yerinden kalktı, gözlerinden öptü, kollarındaki bağları çözdürdü. Emretti, bir at getirdiler. Mağrip Sultanı gitmek üzereyken İskender'e seslendi: "Ey İskender! Senden şunu rica ediyorum: Yarın askerlerinle beraber bir meydana gel, biz de Mağrip halkı olarak sizi ağırlayalım, size gücümüzün yettiği kadar bir ziyafet yapalım..."
İskender, "Dediğini yapacağım" dedi. Mağrip Sultanı da şehre döndü, emretti herkes yapabildiği kadar yemek yapacak, sabaha kadar her şey hazır olacaktı. Kimse onun İskender'e gittiğini bilmediği için bu emrin nedenini anlamadı, ama söylediği yapıldı.
Sabah İskender askerlerini toplayıp söylenen meydana gitti. Çok güzel yemekler hazırlanmıştı, arkada da Mağrip Sultanı askerleriyle birlikte bekliyordu.
İskender dikkatle bakınca Mağrip Sultanı'nın askerlerinin sayısının kendi askerlerinin en az üç katı, erlerin de güçlü kuvvetli ve iyi silahlanmış olduklarını gördü.
Meydanın ortasında kurulu çadıra İskender ve Mağrip Sultanı girdiler, askerler de çevreye yerleşti, yenildi, içildi.
Ziyafet iki gün sürdü. Yeme içme bitince İskender Mağrip Sultanı'na veda edip atına bindi, Mağrip Sultanı onu uğurlamak için yanına geldi.
İskender sordu:
"Ey Mağrip Sultanı! Bu ne hikmettir ki bu kadar iyi askerin varken bizimle harp etmedin, geldin kendini teslim ettin?"
Mağrip Sultanı da şu cevabı verdi:
"Ey İskender! Sen buraya kadar sadece askerinle değil, talihinle de geldin. Ben senin talihinden korktum. Çünkü kimin talihi varsa onun işi rast gider, asker sayısının azlığı çokluğu fark etmez... Aklı olan da talihli kimselerle düşman olmaz..."
GÜZEL SÖZLER
"Göz odur ki dağın arkasını göre, akıl odur ki başa geleceği bile"./ Türk Atasözü
SADECE SEVGİ
Öfkeliye, canayakınlıkla cevap ver
Kötüye iyilikle..
Cimriye, hediyeler ver
Gerçeklerle yalancıyı sustur
Galibiyet nefret uyandırır
Çünkü, yenilen mutsuzdur
Yeryüzünde nefretle nefretin önüne geçilmez
Sadece SEVGİYLE... / BUDHA
Dünyada hiçbir şey insanı kin besleme duygusu kadar yıpratmaz. / Nietzsche
Fısıldanan sözler, çok kere yüksek sesle söylenenlerden daha uzağa gider. / Çin Atasözü
Maddi hayata tapanlar, deniz suyu içenlere benzerler, içtikçe susuzlukları artar. / Muhittin-i Arabi
Hayat, bir bileği taşıdır, benliğinizi yapan madenin cinsine göre sizi ya eskitecek ya da cilalayacaktır. / İdeas