Bir tek hareket, akıllıca seçilmiş bir davranış, bazen binlerce kelimenin anlatamayacağı kadar çok şey anlatabilir. Birkaç yüz kelimeyle konuşanların kendilerini ifade etme imkanları zaten kısıtlıdır. Buna karşılık, küçük ama zekice hareketler, insanları her zaman gereksiz konuşmalardan kurtarır.
Uzakdoğu'da bir Budist tapınağı çok ün kazanmıştı. Burada insana dair ne varsa hepsi araştırılıyor, bilgeliğin sınırlarını genişletmek için çalışılıyordu.
Ülkenin dört bir yanından insanlar bu tapmağa girebilmek için geliyor, ama çoğu başarılı olamıyordu.
Tapınaktaki eğitimin ve zihinsel çalışmanın bir özelliği vardı: Çok az konuşmak, mümkünse hiç konuşmamak. Tapınağın rahiplerinin ve sakinlerinin bazı günleri tek bir kelime bile etmeden geçirdikleri oluyordu.
Tapınağın kurucusu, insan zekâsının sonsuzluğuna inanıyordu. Tapınaktaki hayatın da tamamen insan zekâsının araştırılmasına ve geliştirilmesine adanması gerektiğini düşünüyordu.
Bir gün tapınağın kapısı çalındı. Rahiplerden biri gitti, kapıyı açtı.
Karşısında bir yabancı vardı. Hiçbir şey söylemeden öylece duruyordu. Tapınağa gelenler, genellikle önce kendilerini tanıtır, neden ve kimin vasıtasıyla geldiklerini söylerlerdi.
Bu yabancı ise hiçbir şey söylemeden duruyordu.
Kapıyı açan rahip de yabancı da konuşmadan durdular.
Uzun bir süre boyunca ikisi de öylece durmayı sürdürdüler. Sonra yabancı bir ayağıyla içeriye girmek için adımını atarmış gibi yaptı ama durdu, davet bekledi.
Rahip yabancıyı davet etmedi. İçeri girdi, kapıyı kapadı. Biraz sonra döndü. Elinde ağzına kadar dolu bir su kabı vardı.
Yabancı bu hareketle rahibin anlatmak istediğini anladı. Rahibin söylediği, tapınağın ağzına kadar dolu olduğuydu.
Rahip su dolu kabı yere bıraktı, bir adım geri çekildi. Yabancının gitmesini bekliyordu.
Yabancı elindeki torbayı yere bıraktı, kapının hemen yanındaki güllere doğru ilerledi. Bir gül yaprağı kopardı.
Döndü, elindeki gül yaprağını kaptaki suyun üzerine bıraktı. Kaptan bir damla su bile taşmadı.
Rahip hemen geri çekildi ve yabancıyı içeri davet etti.
GÜZEL SÖZLER
“Bir insan hangi limana ulaşmak istediğini biliyorsa, onun için her rüzgar uygundur.”
“Herhangi bir insan vaktini nasıl geçireceğini üstün bir insan ise vaktini nasıl tasarruf edeceğini düşünür.”
“İstediğini söyleyen istemediğini işitir.”
“Zayıf yanını bilen güçlü, zayıf yanına hükmeden daha güçlüdür.” / Öğüt Veren Sözler Kitabından (Muzaffer Kalaycıoğlu)