Köyün birinde yaşlı bir adam vardı. Çok fakir olan bu adamın tek varlığı çok güzel bir beyaz attı. Bölgenin beyi bu atın ününü duydu ve adamlarını gönderdi.
Teklif edilen bütün paraları reddetti yaşlı adam, "O benim dostumdur, insan dostunu satmaz" dedi.
Köylüleri yaşlı adamı ikna etmeye çalıştılar, beyin verdiği parayla fakirlikten kurtulacağını anlattılar. Ama yaşlı adam direndi. Köylüler yaşlı adama kızıp, "hep böyle fakir kalacaksın" dediler. Yaşlı adam ise "aceleyle karar vermeyin" demekle yetindi.
Birkaç gün sonra köyde bir haber patladı. Yaşlı köylünün beyaz atı kaybolmuştu. Kimisi, "bey kızdı, atı kaçırttı" diyor, kimisi "başkası çalmıştır" diyordu. Ama hepsi de yaşlı adama "Gördün işte, şimdi ne atın var ne de paran" diyordu.
Yaşlı adam sakindi: "Karar vermek için acele etmeyin. Sadece at kayıp. Tek gerçek bu. Bundan ötesi sizin yorumlarınız. Atımın kaybolmasının ardından ne gelir, sonuçları ne olur, bunu siz de bilmiyorsunuz ben de bilmiyorum. Bu olay da bütün olaylar gibi bir başlangıçtır, ardından ne geleceği belli değil..."
Aradan birkaç gün daha geçti ve at ansızın geri döndü. Üstelik yalnız da değildi, peşinden 12 yabani atı da köye getirmişti.
Köylüler yaşlı adamın çevresine toplandılar: "Özür dileriz, sen haklı çıktın, hem atın geri döndü hem de zengin oldun..."
Yaşlı adam yine sakindi: "Karar vermek için yine acele ediyorsunuz. Şu anda bir tek gerçek var, atım 12 yabani atla birlikte geri döndü. Bundan sonra ne olacağını bilmiyoruz. Siz çok acelecisiniz, bir kitabın ilk cümlesini okuyup kitap hakkında karar veriyorsunuz..."
Köylüler yaşlı adamın bu sözlerini pek sevmediler, arkasından konuşup durdular.
Yaşlı adamın tek oğlu vardı ve evin bütün geçimini o sağlıyordu. Ve yabani atları eğitmeye çalışırken attan düştü, ayağını kırdı. O calışamayınca da yaşlı adam bir kuru ekmeğe kaldı.
Olayı duyan köylüler geldiler, "haklıymışsın" dediler, "tek oğlunun ayağı kırılınca yine fakir kaldın..."
Yaşlı adam yine sakindi: "Sizin hastalığınız erken karar vermek. Evet oğlum bacağını kırdı, ama gerçek bu kadar, bundan sonrası sizin yorumlarınız. Hayat küçük parçalar halinde gelir, bunların birleştiği zaman alacağı yüzü kimse bilemez. Acele karar vermekten vazgeçin..."
Birkaç hafta sonra büyük bir savaş çıktı. Düşman çok şiddetle saldırıyordu, köyün bütün gençleri askere alındı. Yaşlı adamın oğlu hariç. Çünkü ayağı kırıktı.
Köylüler yas içindeydi, oğulları geri dönemeyecek diye ağlıyorlardı. Yaşlı adama "Haklı çıktın" dediler, "Senin oğlun ayağını kırdığı için kurtuldu, bizimkiler ölecek..."
"Yine acele ettiniz" dedi yaşlı adam, "benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde. Tek gerçek bu, yine aceleyle karar veriyorsunuz..."
***
"Acele karar vermeyin. Hayatın küçük bir parçasına bakıp karar vermeyin. Çabuk karar vermek, aklın durması halidir. Karar verildiği anda akıl düşünmeyi, dolayısıyla gelişmeyi durdurur. Çabuk karar insanı rahatlatır, düşünmek zorunda olmak ise yorar. Bu yüzden insanlar çabuk karar vermeye çalışır. Oysa hiçbir yolculuğun sonu yoktur. Bir kapı kapanırken bir kapı açılır. Bir hedefe ulaştığınız anda bir başka hedefin daha yüksekte durduğunu görürsünüz. Acele karar vermeyin, düşünün."
GÜZEL SÖZLER
“Şunu bil ki, akla gelen her şeyi konuşan bir dil ile gaflet ve şehvetle dolu bir kalbe sahip olmak, ilahi rahmetten mahrumiyetin belirtisidir. Eğer gerçek bir mücahede ile nefsin kötü arzularını yok etmezsen, kalbini marifet nuru ile diriltemezsin.”
“Terbiye, mahsulunün olgun ve güzel olması için tarlasındaki dikenleri ve yabancı otları söküp atan çiftçinin işine benzer.”
“Riya, insanların seni övmesinden ve yüceltmesinden kaynaklanır. Bunun tedavisi insanların Allah’ın kudreti altında boyun eymiş olarak görmen ve onların sana bir rahatlık ve sıkıntı ulaştırma konusunda cansız varlıklar gibi olduğunu düşünmendir. İnsanları mutlak irade ve kudret sahibi zannettiğin sürece, riyadan kurtulamazsın.”
“Bütün düşmanlıkları ortadan kaldırma ihtimali vardır; ancak sana hasedinden dolayı düşmanlık edenin düşmanlığı kolay kolay yok olmaz.”
“İnsanlara karşı tüm işlerin, onların sana yaptıkları takdirde, nefsinin hoşuna gideceği şekilde yap! Zira kişi kendisi için sevdiğini insanlar için de sevmedikçe, tam bir imana sahip olamaz.”
“Münakaşa(tartışma); riya, haset, kibir, kin, düşmanlık, böbürlenmek gibi bütün kötü huyların kaynağıdır.” / İmam GAZALİ (Gençliğe Öğütler Kitabından)
Güzellikler sizinle olsun.
Kemal SAKİN
015